Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikâyesi’nin başrolünde, uzun yıllardır Behzat Ç. karakteriyle özdeşleşen Erdal Beşikçioğlu yer alıyor. Cinayet Büro takımının diğer önemli isimleri arasında Behzat’ın yardımcısı Hayalet’i canlandıran İnanç Konukçu ve Komiser Akbaba rolündeki Berkan Şal bulunuyor. Yan rollerde Canan Ergüder (Esra), Evliya Aykan (Osman Harun Kılınç), Derin Beşikçioğlu (Melike), Gökçe Eyüboğlu (Savcı Belgin) ve Ege Aydan (Şevket Ç.) gibi güçlü isimler de ekibe eşlik ediyor. Dizi, Emrah Serbes’in aynı adlı romanından uyarlanmış, Ortaks Yapım imzalı bir internet dizisi olarak 6 Aralık 2022’de BluTV’de yayın hayatına başladı; daha sonra Max platformunda da izlenebiliyor. Polisiye, dram, macera, komedi, gerilim ve aksiyon türlerini harmanlayan hikâye, Cinayet Büro’nun bürodaki kedisi Gaspi Ç.’nin zehirlenerek ölmesiyle başlıyor. Behzat Ç. ile Hayalet ve Akbaba’nın Gaspi’yi gömdükleri arazide birden fazla ceset keşfetmeleri, bu araziyi kontrol eden güçlü Demirdelen ailesinin karanlık sırlarını gün yüzüne çıkarıyor. Behzat, eski arkadaşı Bekir Yavuz’un ölümüyle dosyayı devralıp derin bağlantıları araştırırken Ankara’nın kanlı gerçekleriyle yüzleşiyor.
“Code of Silence”, Mayıs 2025’te ITVX’te yayınlanan altı bölümlük sürükleyici bir İngiliz suç draması. Dizi, polis merkezinin kantininde çalışan işitme engelli Alison Woods’un (Rose Ayling‑Ellis) lip‑reading (dudak okuma) yeteneğini odağa alıyor. Dedektifler DI James Marsh ve DS Ashleigh Francis, suçluların sesli diyaloglarını gizlice izlemek için Alison’dan yardım ister; ancak Alison, gözetleme hattının ötesine geçerek bizzat şüphelilerin hayatına sızmaya karar verdiğinde, hem kendi güvenliği hem de soruşturmanın seyrini tehlikeye atar. Başrolde “EastEnders” ve “Strictly Come Dancing” ile tanınan Rose Ayling‑Ellis’e ek olarak, DS Ashleigh Francis rolünde Charlotte Ritchie, DI James Marsh olarak Andrew Buchan bulunuyor. Genç güvenlik uzmanı Liam Barlow’u canlandıran Kieron Moore ile Nathan Armarkwei Laryea (DC Ben Lawford) ve Joe Absolom, Beth Goddard, Andrew Scarborough gibi deneyimli isimler, suç örgütü ve polis arasındaki gerilimi artırıyor. Senaryosunu Catherine Moulton’ın kaleme aldığı yapım, hem gerilim dolu aksiyon sahneleri hem de özellikle işitme engelliler tarafından deneyimlenen engelleri ve dayanışmayı ustalıkla işleyerek öne çıkıyor.
Poker Face, Rian Johnson tarafından yaratılan ve Peacock’ta yayınlanan bir “bölüm başına bir cinayet” formatında ilerleyen suç-komedi drama dizisidir. Hikâye, insanları yalancılıklarında sezebilen özel bir yeteneğe sahip Charlie Cale’in, yasadışı bir kumarhane patronundan kaçarken yolculuğa çıkıp Amerika Birleşik Devletleri’ni boydan boya dolaşarak her bölümde farklı bir cinayeti çözmesini konu alır. Dizi, 1969 model Plymouth Barracuda’sıyla ana karakterin her durakta karşılaştığı ilginç kişiler ve ortamdaki eski usul dedektif hikâyeleri havasını modern bir üslupla harmanlar. Başrolde Natasha Lyonne’nin canlandırdığı Charlie Cale’in yanı sıra Benjamin Bratt (Cliff LeGrand), Simon Helberg (FBI ajanı Luca Clark) ve Rhea Perlman (rakip kumarhane sahibi Beatrix Hasp) gibi yine-leyen rollerde güçlü isimler yer alır. İlk sezonda ayrıca Adrien Brody, Dascha Polanco, Ron Perlman ve Hong Chau gibi konuk oyuncular; her bölümde farklı bir suç hikâyesine dahil olarak dizinin “howcatchem” (katilin kim olduğunu baştan bildiğimiz, ancak çözümü izleyiciyle birlikte izlediğimiz) tarzını pekiştirir.
İskoçya’nın Edinburgh kentinde geçen “Dept. Q”, travmatik bir operasyonun ardından gözden düşen DCI Carl Mørck’ün (Matthew Goode) bodrum katına sürülüp “kimsenin çözmesi beklenmeyen” soğuk dosyalarla dolu yeni bir birimin başına getirilmesini anlatıyor. Suçluluk duygusu ve öfkesini bastıramayan Mørck, kısa sürede bu arşivlik vakaların aslında hâlâ yaşayan kurbanlar ve faillerle bağları olduğunu fark ediyor; özellikle hırslı savcı Merritt Lingard’ın (Chloe Pirrie) esrarengiz kayboluşu ekibin ilk büyük sınavı oluyor. Ona, Suriye’den kaçmak zorunda kalmış eski polis Akram Salim (Alexej Manvelov) ile travmadan toparlanmaya çalışan genç dedektif Rose Dickson (Leah Byrne) eşlik ediyor; ekip, politik çıkarlar ve kişisel şeytanlarla örülü dosyaları çözerken bir yandan da kendi yaralarıyla yüzleşiyor. Scott Frank’in geliştirdiği ve Jussi Adler-Olsen’ın “Department Q” romanlarına dayanan dizide; Kelly Macdonald (Dr. Rachel Irving), Mark Bonnar, Shirley Henderson, Jamie Sives ve Kate Dickie gibi güçlü isimler de yer alıyor. Dizi, karanlık mizahı, gotik Edinburgh atmosferi ve karakter merkezli anlatımıyla “Nordic noir” ruhunu Britanya’ya taşıyor; ilk sezonu 9 bölümden oluşuyor ve 29 Mayıs 2025’te Netflix’te yayımlandı.
“Dexter: New Blood” (Türkiye’de çoğu zaman “Dexter: Resurrection” diye anılıyor) ana serinin finalinden yaklaşık on yıl sonra, Dexter Morgan’ı bu kez New York eyaletinin ücra kasabası Iron Lake’te “Jim Lindsay” takma adıyla, kendini dizginlemeye çalışırken yakalar. Karla kaplı bu küçük kasabada rutinine tutunmuşken, geçmişinin en beklenmedik hayaleti—oğlu Harrison—kapıyı çalar ve Dexter’ın yıllardır bastırdığı karanlık dürtülerini yeniden uyandırır. Bir yandan kasabanın şerif yardımcısı Angela Bishop’un sezgileri Dexter’a giderek yaklaşırken, diğer yandan zengin ve saygın avcı Kurt Caldwell’in altından kalkılması zor bir karşı-figür olarak yükselmesi, “yeni kan” temasını hem hikâyeye hem de Dexter’ın etik ikilemlerine taşır. Başrolde elbette Michael C. Hall var; Harrison’ı Jack Alcott canlandırıyor. Julia Jones (Angela Bishop), Clancy Brown (Kurt Caldwell), Jennifer Carpenter (bu kez Dexter’ın zihnindeki Debra Morgan hayaleti), Alano Miller (Logan), Johnny Sequoyah (Audrey) ve Jamie Chung (Molly Park) gibi isimler kadroyu tamamlıyor. Seri, Dexter’ın “kod”unu Iron Lake’in ahlaki sisinde yeniden tanımlarken, baba-oğul ilişkisi ve geçmişle hesaplaşma temasını merkezine alıp, orijinal dizinin DNA’sını taze bir suç-gerilim atmosferiyle harmanlıyor.
Countdown (2025, Prime Video), Derek Haas’ın yarattığı bir gerilim–suç dizisi. Homeland Security’den bir memur güpegündüz öldürülünce, LAPD dedektifi Mark Meachum gizli bir görev gücüne katılıyor; soruşturma kısa sürede Los Angeles’ı tehdit eden çok daha karanlık bir komploya dönüyor. Dizi 25 Haziran 2025’te başladı ve haftalık bölümlerle devam ediyor; yüksek tempolu “tikan tikan” bir anlatıyı karakter odaklı dramla birleştiriyor. Başrolde Jensen Ackles (Mark Meachum) var; ona Eric Dane (Nathan Blythe), Jessica Camacho (Amber Oliveras), Violett Beane, Elliot Knight, Uli Latukefu, Bogdan Yasinski, ayrıca bazı kaynaklarda yer alan isimlerle birlikte (ör. Prime Video listeleri) geniş bir ensemble eşlik ediyor. Oyuncu kadrosu farklı kolluk birimlerinden ajanları ve sivil karakterleri canlandırarak ekibin kimyası ve gerilim dozunu taşıyor.
91 Days, bir intikam hikayesi üzerine kurulu olan ve 1930'ların Amerika'sında, alkol yasağının sürdüğü "Prohibition" döneminde geçen bir Japon anime dizisidir. Mafya temalı bu karanlık seri, Angelo Lagusa adlı karakterin, ailesinin ölümünden sorumlu olan mafya ailesine karşı intikam alma serüvenini anlatır. Angelo, ailesinin Vanetti ailesi tarafından acımasızca katledildiği çocukluk travmasının ardından şehirden kaçarak yeni bir kimlikle geri döner. Artık adı "Avilio Bruno"dur ve tek amacı, yıllar boyunca içinde büyüttüğü intikam duygusunu hayata geçirmektir.
“ACCA: 13-ku Kansatsu-ka”, politik entrikalar ve güç mücadeleleri üzerine kurulu bir anime serisidir. Dizi, 13 eyaletten oluşan bir krallıkta geçer ve bu krallıkta düzeni sağlamakla görevli ACCA adlı bir organizasyon bulunur. Ana karakter Jean Otus, ACCA’nın denetleme biriminde çalışan soğukkanlı ve zeki bir memurdur. Jean, görev gereği farklı eyaletleri dolaşırken krallık içinde derinlere kök salmış bir isyanın ipuçlarını keşfetmeye başlar. Hikaye ilerledikçe, Jean’in sadece bir gözlemci olmadığını, isyanın merkezinde yer aldığını anlarız. "ACCA: 13-ku Kansatsu-ka", benzersiz atmosferi, detaylı dünyası ve incelikle işlenmiş karakterleriyle politik dramalara ilgi duyan izleyiciler için ideal bir yapım sunar.
“Absentia” kaybolan ve ölü ilan edilen bir FBI ajanının geri dönüş hikayesini anlatan bir gerilim dizisidir. Emily Byrne, bir seri katilin peşindeyken ortadan kaybolur ve yıllar sonra bir ormanda, neredeyse ölü halde bulunur. Geri döndüğünde ise hem ailesi hem de kariyeri dağılmıştır. Eski kocası yeniden evlenmiş, oğlu ise onu tanıyamaz hale gelmiştir. Emily, kendini yeniden bulmaya ve hayatını düzene sokmaya çalışırken, aynı zamanda kendisine ne olduğunu öğrenmek için zorlu bir mücadeleye girişir. Bu süreçte, hem kendi geçmişiyle hem de onun ortadan kaybolmasında rol oynayan tehlikeli güçlerle yüzleşmek zorunda kalır. "Absentia", hızlı temposu, derin karakter gelişimleri ve beklenmedik olay örgüsüyle izleyiciyi sürekli bir merak içinde bırakır. Emily’nin kayboluşunun ardından altı yıl geçmiştir. Nick Durand, bir gece vakti kendisine gelen telefon çağrısıyla birlikte ormanlık alana ekip arkadaşlarıyla birlikte gider. Bir kulübede bulunan sularla dolu cam kafesin içinde Emily vardır. Eşi adeta ölümden geri dönmüştür, ancak cevaplanması gereken birçok soru bulunmaktadır.
"A Murder at the End of the World" dizisi, gerilim ve gizem ögeleriyle harmanlanmış bir hikaye sunuyor. Bu mini dizi, teknoloji ve dedektiflik yetenekleriyle tanınan genç bir dedektif olan Darby Hart’ın, izole bir ortamda işlenen bir cinayeti çözme çabasını konu alıyor. Darby, ünlü bir milyarder tarafından özel bir inziva yerine davet edilen sınırlı sayıda kişiden biridir. Ancak, bu buluşma sırasında konuklardan biri hayatını kaybeder ve cinayet olduğunu düşünen Darby, gerçeği ortaya çıkarmak için zorlu bir mücadeleye girer. İzole bir mekanda sıkışıp kalan bu grup içinde, sırların, paranoyanın ve tehlikenin tırmandığı olaylar izleyiciyi sürükleyici bir atmosferin içine çeker.
