Ölüm yıkayıcısı (gassal) olarak çalışan genç Baki’nin “Ben ölünce beni kim yıkayacak?” sorusuyla başlayan içsel yolculuğunu anlatan dizi, yaşam–ölüm hattını kara mizahla yoğrulan bir dram olarak kuruyor. Ölümle mesleği gereği her gün yüzleşen Baki, bu sorunun peşine düşerken kendi hayatını, inançlarını ve ilişkilerini yeniden sorguluyor; hikâye de izleyiciyi hem düşündüren hem yer yer gülümseten bir tona yaslanıyor. Dizi TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayımlanıyor. Başrolde Ahmet Kural’a Sibel Aytan, Muharrem Türkseven, Ezgi Özyürekoğlu ve Serkan Ercan eşlik ediyor; ilk sezon sonrası kadroya farklı isimler de dahil oldu. Kaynaklarda Nazan Kesal, Hande Soral, Ercan Kesal, Serhat Kılıç ve Bayhan gibi oyuncuların yeni sezonda görüneceği belirtiliyor.
Critical: Between Life and Death, 6 bölümlük bir Netflix belgesel dizisi olarak, Londra’nın Büyük Travma Sistemi’ne 21 gün boyunca eşsiz bir içerden bakış sunuyor. Dizi; acil durum çağrı merkezinden ambulans ve hava ambulans ekiplerine, hastaneye gelen kritik yaralıların ilk müdahalesinden ameliyathane sürecine kadar geçen her anı, aynı gerçek zamanlı hassasiyetle takip ediyor. İlk bölümde bir lunapark kazası işlenirken; bir aile ve çocuklarının farklı hastanelere sevk edilmesi, tıbbi ekibin soğukkanlı ve titiz koordinasyonuyla sunuluyor. Her bölüm, bir veya iki büyük olayı odağına alarak hem hastaların hem de yakınlarının gözünden dramatik bir anlatı kuruyor ve izleyiciye hayatla ölüm arasındaki ince çizgiyi hissettiriyor. Oyuncu kadrosu geleneksel bir drama değil; Londra’nın dört büyük travma merkezinden gerçek sağlık kahramanlarından oluşuyor. Ambulans paramediklerinden cerrahlara, hemşirelerden hastane travma ekiplerine kadar her profesyonel kendi mesleğinin zorluğunu ve empatisini ekrana taşıyor. Özellikle Dr. Lalarukh Asim gibi isimler, vakaların yönlendirilmesindeki kritik karar süreçlerini ve hastalarla kurdukları iletişimi belgeleyerek, NHS personelinin özverisini gözler önüne seriyor
“Resident Alien”, küçük bir Colorado kasabasına düşen ve bir doktor kimliğine bürünen uzaylı Harry’nin (Alan Tudyk) dünyayı yok etmekle görevliyken insanlığı tanıdıkça tereddüt etmesini anlatır. Cinayet soruşturmasına bulaşması, kasaba halkıyla zoraki yakınlaşması ve bir çocuğun onun gerçek yüzünü görebilmesi gibi detaylar, diziyi kara mizahla harmanlanmış bir kimlik krizi hikâyesine dönüştürür. Kaynağı, Peter Hogan ve Steve Parkhouse’un Dark Horse çizgi romanıdır; showrunner koltuğunda Chris Sheridan oturur. Oyuncu kadrosunda Harry’ye eşlik eden Asta rolünde Sara Tomko, kasabanın inatçı şerifi Mike Thompson’ı canlandıran Corey Reynolds, bar sahibi ve teknoloji meraklısı D’Arcy’yi oynayan Alice Wetterlund, belediye başkanı Ben Hawthorne’da Levi Fiehler ve Harry’nin sırrını görebilen çocuk Max’te Judah Prehn yer alır. Yardımcı rollerde Elizabeth Bowen, Gary Farmer, Mandell Maughan gibi isimler de öne çıkar.
“Squid Game”, büyük bir borç batağındaki yüzlerce kişinin gizemli bir davetle çocukluk oyunlarının ölümcül versiyonlarına katıldığı, hayatta kalma ve ahlaki sınav temalı bir Güney Kore dizisi. Kazananın devasa bir para ödülüne kavuşacağı bu yarışmada, her oyun kaybedenler için gerçek bir ölüm anlamına gelirken; izleyici hem sınıf eşitsizliği, hem de çaresizlik içindeki bireylerin seçimleriyle yüzleşir. Hikâye, işsiz ve kumar bağımlısı Seong Gi-hun’un (Lee Jung-jae) gözünden ilerler; onunla birlikte eski dostu Cho Sang-woo (Park Hae-soo), Kuzey Kore’den kaçan Kang Sae-byeok (Jung Ho-yeon), dürüst polis memuru Hwang Jun-ho (Wi Ha-joon) ve bilge yaşlı Oh Il-nam (Oh Young-soo) gibi karakterlerin geçmişleri ve motivasyonları da açığa çıkar. Yaratıcısı ve yönetmeni Hwang Dong-hyuk olan dizi, neon renkli set tasarımları, sert şiddet sahneleri ve kapitalizm eleştirisiyle dikkat çeker. Oyunların basitliği ile kuralların acımasızlığı arasındaki tezat, karakterlerin vicdanlarıyla yaptıkları pazarlıkları görünür kılar; izleyiciye “kazanan gerçekten kim?” sorusunu sordurur.
“Wednesday”, Tim Burton’ın yönetmenliğinde Netflix’te yayımlanan bir fantastik kara komedi-dram dizisidir. Başrolünde Jenna Ortega, İsyankâr ve zeki Wednesday Addams karakterine hayat veriyor. Ayrıca Wednesday’in ailesinden Morticia Addams rolünde Catherine Zeta-Jones, Gomez Addams rolünde Luis Guzmán, küçük kız kardeşi Pugsley Addams olarak Isaac Ordonez, Nevermore Akademisi’ndeki zengin ve kibirli öğrencilerden biri olan Enid Sinclair olarak Emma Myers, okulun sakarcı ama iyi kalpli müdür yardımcısı Tyler Galpin olarak Hunter Doohan, okulun tuhaf tarih öğretmeni Adam “Thing” Munson rolünde George Burcea ve diğer birçok yetenekli oyuncu kadroda yer alıyor. Dizi, Wednesday Addams’ın ailesiyle birlikte New York’tan göç edip Nevermore Akademisi’ne başlamasıyla açılır. Ortaçağdan kalma gotik kampüs ve etrafındaki kasaba, tuhaf yaratıklar ve mistik olaylarla dolu. Wednesday, okulda hem sosyal uyumsuzluğunu korumaya çalışırken hem de kasabada işlenen esrarengiz cinayetleri çözmeye yönelik dedektiflik yeteneklerini kullanır. Aynı zamanda ailesinin karanlık sırlarına dair ipuçları peşinde koşar ve yakın arkadaşlıklar kurarak aşk, dostluk ve kimlik arayışı temasını işler. Diselektrik atmosferi, kıvrak mizahı ve karanlık estetiğiyle öne çıkan “Wednesday”, klasik Addams Ailesi tutkularını modern bir gençlik hikâyesiyle buluşturuyor.
“A Haunting”, izleyicilere paranormal olayları gözler önüne seren bir belgesel dizisidir. Her bölüm, gerçek hayatta yaşanmış olan ürpertici olayları dramatize eder ve bunlar genellikle evlerde veya iş yerlerinde gerçekleşen, açıklanamayan paranormal aktiviteler etrafında döner. Hikayeler, tanıkların anlatımları ve uzmanların yorumlarıyla desteklenir. Ev sahiplerinin yaşadığı korkunç deneyimler, ruhani varlıklar, şeytani güçler ve hayaletlerle karşılaşmalar üzerine kurulu. İzleyiciler, her bölümde bu gizemli olayların ardındaki sırları ve olası açıklamaları öğrenirken, ev sahiplerinin bu olaylarla nasıl başa çıktıklarını izlerler. "A Haunting" özellikle doğaüstü ve korku severler için ideal bir dizi olarak dikkat çeker. Gerçek hikayelerden ilham alması, diziyi daha da ürkütücü hale getirir.
Upload, 2033 yılında geçen bir bilim kurgu komedi dizisidir. Dizi, insanların ölümden sonra dijital bir öbür dünyaya "yüklenebildiği" bir gelecekte geçmektedir. Bu öbür dünya, lüks tatil köylerini andıran sanal gerçeklik ortamları şeklinde tasarlanmıştır. Dizi, Nathan Brown adlı genç bir bilgisayar programcısının beklenmedik ölümünün ardından başlar. Kız arkadaşı Ingrid tarafından pahalı bir sanal gerçeklik cenneti olan "Lakeview"a yüklenir. Nathan, yeni dijital hayatına alışmaya çalışırken, ölümüyle ilgili şüpheler duymaya başlar ve "yaşam koçu" Nora Anthony ile birlikte gerçekleri ortaya çıkarmak için bir yolculuğa çıkar.
“From” kasabasına giren herkesin dışarı çıkamadığı, geceleri ortaya çıkan yaratıklar yüzünden perdelerini sıkıca kapatıp kanla işaretlenmiş kurallara uymak zorunda kaldığı bir kâbus döngüsünü anlatır. Dizinin merkezinde kasabanın fiili şerifi Boyd Stevens (Harold Perrineau) vardır; hayatta kalmaya çalışan topluluğu bir arada tutmaya çalışırken kendi travmalarıyla da boğuşur. Bir gün kasabaya gizemli bir otobüs dolusu yeni yolcunun gelmesi, umut ile kaosu aynı anda getirir ve mekânın doğası, zamanın akışı ve “çıkış” ihtimali hakkında daha karanlık sırları açığa çıkarır. Oyuncu kadrosunda Perrineau’ya ek olarak Tabitha rolünde Catalina Sandino Moreno, kocası Jim’i canlandıran Eion Bailey, Victor karakteriyle Scott McCord, Sara’yı oynayan Avery Konrad, Ethan rolünde Simon Webster ve Jade’i canlandıran David Alpay gibi isimler yer alıyor. Atmosferik korku ile bilimkurgu gizemini harmanlayan “From”, her bölümde yeni ipuçları verip cevaplardan çok sorular bırakarak izleyiciyi kasabanın labirentinde tutmayı başarıyor.
Poker Face, Rian Johnson tarafından yaratılan ve Peacock’ta yayınlanan bir “bölüm başına bir cinayet” formatında ilerleyen suç-komedi drama dizisidir. Hikâye, insanları yalancılıklarında sezebilen özel bir yeteneğe sahip Charlie Cale’in, yasadışı bir kumarhane patronundan kaçarken yolculuğa çıkıp Amerika Birleşik Devletleri’ni boydan boya dolaşarak her bölümde farklı bir cinayeti çözmesini konu alır. Dizi, 1969 model Plymouth Barracuda’sıyla ana karakterin her durakta karşılaştığı ilginç kişiler ve ortamdaki eski usul dedektif hikâyeleri havasını modern bir üslupla harmanlar. Başrolde Natasha Lyonne’nin canlandırdığı Charlie Cale’in yanı sıra Benjamin Bratt (Cliff LeGrand), Simon Helberg (FBI ajanı Luca Clark) ve Rhea Perlman (rakip kumarhane sahibi Beatrix Hasp) gibi yine-leyen rollerde güçlü isimler yer alır. İlk sezonda ayrıca Adrien Brody, Dascha Polanco, Ron Perlman ve Hong Chau gibi konuk oyuncular; her bölümde farklı bir suç hikâyesine dahil olarak dizinin “howcatchem” (katilin kim olduğunu baştan bildiğimiz, ancak çözümü izleyiciyle birlikte izlediğimiz) tarzını pekiştirir.
"Masters of the Air", II. Dünya Savaşı'nın çetin hava savaşlarına odaklanan, destansı bir mini dizi olarak karşımıza çıkıyor. "Band of Brothers" ve "The Pacific" gibi başarılı yapımların izinden giden bu dizi, Amerikan bombardıman uçaklarının mürettebatının gözünden savaşı anlatıyor.
